top of page

New York – Yeme İçme Rehberi

Güncelleme tarihi: 29 Ağu 2022

New York demek, çeşitlilik demek! New York’un kültürel zenginliğinin şehre en güzel katkılarından biri de yeme-içme kültürünün çeşitliliği ve zenginliği. Kaç kere giderseniz gidin, her gittiğinizde yeni bir şey keşfedebilirsiniz. O nedenle tek bir yeme-içme rehberi yapmak im-kân-sız.


Bu nedenle bu yazıyı ortalama 1 haftalık tatilde nokta atışı yemek yiyebileceğiniz turistik lezzet noktalarına ayırmak istedim. Yazıda yer alan lezzet duraklarında mutsuz ayrılmayacağınızı garanti ederim. 😊


Katz’s Delicatessen


Katz’s Deli, New York’un en eski şarküterilerinden biri. (1888) Efsanevi pastrami, corned beef ve ruben sandviç yapıyorlar. Sadece bana göre değil, tüm dünyaya göre ef-sa-ne-vi! 😍



Bu fotoğraftaki pastrami örneğinde göreceğiniz gibi deyim yerindeyse silme et dolu bir sandviç. Yani böyle bir lezzet olamaz!


• Yanında kocaman salatalık turşusu ile servis ediyorlar. İçinde sadece hardal var. Etin bu noktaya gelmesi ise yaklaşık 30 gün sürüyor. • Fiyatlar New York fiyatlarına göre biraz pahalı bulunuyor, fotoğraftaki sandviç 25$ örneğin ama tek kişi bitirebilmek mümkün değil. Öyle bir porsiyon. • Ekmekten çok bir şey beklemeyin. Beni en üzen şey bu olsa da et o kadar lezzetli ki aklınıza bile gelmiyor.





Girişte kuponunuzu alıyorsunuz, şarküteri bölümüne geçiyorsunuz ve ne istediğinizi söylüyorsunuz. Mutlaka tadına baktırıyorlar, beğenmezseniz değiştirebiliyorsunuz.











Gün içerisinde sıra beklemek gerekiyor ancak bir farklılık yapıp bizim gibi sabah da gidebilirsiniz. :) Hatta şanslıysanız “When Harry Meet Sally” filmindeki Meg Ryan’ın meşhur sahnesinin çekildiği masada bile oturabilirsiniz!


Katz’s Delicatessen’i planlarınıza mutlaka alın. 😊








Levain Bakery


Levain Bakery’nin cookileri için ‘’Cookilerin Kraliçesi’’ desem çok abartmış olmam sanırım. Öyle güzel bir şey bu. ❤️


İlk dükkanlarını 1995’te Upper West Side’da açıyorlar, bu şube hala aktif. Dükkânın sahipleri ise iki atlet. Kendilerine triatlona hazırlanırken enerji vermesi için cookie denemeleri yapıyorlar ve voila! Ortaya imza cookie’leri ‘’Chocolate Chip Walnut’’ çıkıyor. Mahalle arasında küçük bir dükkân ile başlıyorlar, şu an Amerika’da toplam 10 dükkanları bulunuyor. Bunların 6 tanesi ise New York’ta.




İçi yumuşacık ama aynı zamanda dengeli bir yapısı var. Ne fazla dağılıyor ne de fazla yumuşak, tam kararında. Çikolata ve cevizin uyumu, eşsiz tereyağı ile birleşiyor ve ortaya tam bir lezzet patlaması çıkıyor.


Bu arada dükkânda da sadece 7 çeşit cookie bulunuyor, dilerseniz online sipariş de verebiliyorsunuz. Dünyanın her yerine kargoluyorlar.









Keen’s Steakhouse


New York’ta güzel et yemek için birçok nokta var, bizim rezervasyon süreçleri arasında denk getirebildiğimiz Keen’s Steakhouse oldu ve çok memnun kaldık.


Keen’s Steakhouse 1885’de açılıyor ve dönemin en popüler noktalarından biri haline geliyor. Bir çok ünlü burada zaman geçiriyor. Aynı zamanda bir ‘’Pipo Kulübü’’ olarak da faaliyet gösteriyor. Öyle ki Keen’s Steakhouse günümüzde dünyadaki en geniş ‘’Churcwarden Pipo’’ koleksiyonuna da sahip. Restoranın duvarlarında bu pipoları inceleyebilirsiniz.


Gelelim et konusuna. Tahmin edebileceğiniz gibi porsiyonlar çok büyük. İki kişi 1 porsiyon et ve 1 porsiyon patatesi bitiremedik diyebilirim. Bizim tercihimiz Prime Rib of Beef, King’s Cut oldu. O kadar lezzetli bir et yedik ki, tadı hala damağımızda. Yumuşaklığı ve pişme oranından bahsetmeme gerek bile yok.


Not: Mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Online rezervasyonu bu linkten yapabilirsiniz.


The Lab at Patent Pending


Chealsea bölgesinde bulunan speaksy konseptinde bir kokteyl bar burası. Gündüzleri cafe olan bir dükkânın içinden geçerek ulaştığınız, oldukça niş ve ilginç bir yer.

Sahipleri tüm kokteyl barı Nicola Tesla’ya adamış. Menüdeki tüm kokteyl isimleri Tesla’nın çalışmalarından geliyor. Menü tasarımı deseniz üzerine ayrı bir yazı yazılır. Kokteyller ise inanılmaz lezzetli. Ortam da tahmin edebileceğiniz üzere ampüllerle donatılmış ve oldukça şık.



Burası için de mutlaka rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. Rezervasyonsuz da kabul ediyorlar tabii ama oldukça küçük bir yer olduğu için, biraz sıra beklemeniz gerekebilir. Akşamları cafe kapalı olduğu için girişten emin olamıyorsunuz ama bu kapalı cafe’ye girip biraz içeri doğru ilerlediğinizde bara ulaşıyorsunuz. 😊


Detaylı bilgiyi buradan ulaşabilirsiniz.


Joe’s Pizza


Koskoca New York’ta yediğim en lezzetli pizzayı bir büfe konseptinde yiyeceğimi asla tahmin etmezdim! Büfe konsepti diyorum ama bir yandan da 1975’ten beri New York’un en gözde pizza noktası burası. Birçok ünlünün gittiği ve birçok film sahnesine de ev sahipliği yapan bu pizzacının herhangi bir masası yok. Dilim pizza satın alıyorsunuz, ayakta yiyorsunuz ve yola devam ediyorsunuz, tabii ikinci ya da üçüncü dilimi yemeden ayrılabilirseniz. 😊




Ess-a Bagel


Amerika’nın en sevdiğim lezzetlerinden biri de şüphesiz bagel’ları. Sizi üzme ihtimali yok, siz nasıl istiyorsanız öyle yapılıyor. Tazecik, doyurucu ve her zaman lezzetli. Bu tatilde birçok bagel noktasını denemiş olsak da favorimiz her seferinde 1976’dan bugüne bir aile işletmesi olan Ess-a Bagel oldu.



Bizim tercihimiz ise klasik bir lezzet olan BLTA Bagel oldu.


Detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

















Lombardi’s Pizza


Little İtaly bölgesinde bulunan ve Amerika’nın ilk pizzacısı olarak geçen Lombardi, 1905 yılında açılmış. Biz pepperoni pizzasını tercih ettik, gerçekten de lezzetliydi. Hayatımda yediğim en iyi pizza değildi ama oldukça lezzetliydi.




Konseptleri ve teknikleri çok farklı olsa da Lombardi’ye mi yoksa Joe’s Pizza’ya mı bir kez daha gitmek isterdin diye sorarsanız, sanırım cevabım Joe’s Pizza olurdu. 😊


Buraya kadar gelmişken, hemen dükkâna çok yakın bir yerde yer alan ve dünyaca meşhur bir çikolatacı olan Stick With Me Sweets’e de uğramanızı ve birbirinden lezzetli bonbon çikolatalarının tadına bakmanızı tavsiye ederim.



Shake Shack


Shake Shack’in bu listede nasıl bir yeri olabilir diye düşünüyor olabilirsiniz ancak birçok tatilde olduğu gibi, bu tatile de bir fast food noktasına ihtiyacımız oldu. Kötü bir McDonald’s deneyiminden sonra kendimizi Shake Shack’e attık ve inanılmaz mutlu ayrıldık. Amerika’da McDonald’s’ın kötü olduğunu duymuştuk ama yiyemeyeceğimiz kadar kötü olacağını tahmin etmezdim.







New York’ta Shake Shack candır diyebilirim. Ayrıca şu ortamın güzelliğine bakar mısınız? 😊














Gidemediğim ama içimde ukde kalan yer ise ünlü makarna şefi Missy Robins’in restaurant’ı oldu. Bir sonraki New York seyahatinde seni asla es geçmeyeceğim. ❤️

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page